Ahh yazmaya baslarken bile öyle heyecanlandım ki böyle okuyan herkesin elinden tutup kosarak gördügüm yerlere götürüp ''bak bakkk iste burası bak nasil? haksız mıyım? buraya asik olmakta haksiz miyim?'' demek istiyorum.
Havalimanına iner inmez basladı benim askim burada. Afrika'nın en iyi havalimanı secilmis Blaise Diagne uluslararası havalimanı. Tertemiz ve oldukça büyük. Alandan çıkınca havanın güzelligi eslik etmeye devam ediyor.
Otele gittim, perdeyi açtım ve manzara bu. Havalimanından buraya trafigin oldugu saatlerde 1.30 saat yol sürdü. Aksama dogru kalabalık artıyor gündüz daha sıcak ve günesli oldugu icin satıcılar vs. aksamuzeri saatlerinde daha fazla yollarda oluyorlar. Otelin ismi King Fahd Palace. Odaları harika denemez ama manzarası, konumu, havuzu, bahçesi, kahvaltısı mis.
Tabii durur muyum? Attım kendimi dısarlara. Otelin içerisinde atm vardı hemen gittim oradan nakit para cektim. Buranın para birimide CFA frangı. Kahvaltıya indim baktım neler var diye.
tabii afrika'ya gelmisim, kahvalti, aksam yemegi farketmez o fasulye yenecek! =)
ortamdaki bütün beyazlar benim tabagıma yogunlasmis durumda, akıllarda aynı soru, sabah sabah ne fasulyesi ne yemegi? ya bu fasulyeden bir kez yiyin bagimlisi olacaginizi garanti ediyorum :o) yanınada biraz stew, et tavuk farketmez. Sonra tabii meyve tabagi doldurdum ama onu çekemedim obur gibi yumulmustum bekleyemedim. Ananaslar, muzlar hepsinin en guzeli. Karnım doydu çıkıp biraz dolasmaya karar verdim.
Burası güvenlik açısından diger afrika ülkeleri gibi degildi, dısarda benden baska birsürü beyaz turist vardı. Yol boyu restaurantlar ve marketler vardı. American Market diye bir marketin önüne geldim, içerisi sadece amerikadan gelen ürünler ile dolu yok yok. Girdim bikaç aloe vera suyu aldım çıktım. Marketin önünde 4-5 küçük çocuk durdurdu para istemeye basladilar. Zaten cebimdeki para hepsine yetecek kadar yoktu ki vermekte istemedim. Pesimi birakmayacak gibi davranmaya basladilar o sirada büyük bi jeep durdu ''yardımıma ihtiyacınız varsa yardımcı olabilirim'' dedi içerisindeki kisi. Eli yuzu duzgun birisiydi ve o sıra çocuklardan kurtulmamın baska yoluda yoktu. Arabadaki kisiyi zaten american storeda da görmüstüm aynı anda alısveris yapıyorduk. Beni ilerideki süper markete birakmasını rica ettim.
Cok sansliymisim bu kisi Senegal de cok ünlü olan bir siyasetçinin ogluymus. Beni markete bırakırken telefon numarasını bırakıp aile evlerinde yemege davet etti. Marketten neler aldım neler. Malt içecekler, karidesli bulyonlar, binbir çesit baharat, pirinç, süt tozu, dogal meyve suları, hindistan cevizi suları ve dahası. Sonra koyuldum geri otel yoluna, yol boyu yerel esyalar satan satıcıları dolastim, yolda fıstık satanlardan fıstık aldım. Ilk defa beyaz goren mini minnacık bebekler saçlarıma bikez olsun dokunabilmek için sıraya girdiler :-)
Yolda konustugum senegalli bir kadin bana bunu hediye etti ve dahası türkçe konusabiliyordu :o) Otele döndüm biraz sahile indim, sörf yapanlar ve balık tutanlar vardı. Afrika? Sörf? eminim biçok kisi hala afrikayı sadece basinda akbaba bekleyen ve açlıktan ölen çocuk fotografı ile hatırlıyordur. Evet sörf gayet ciddiyim.
Tabii durur muyum hemen yerel yemeklerden basladım. Afrika'da et tavuk yemeyi çok seviyorum çünkü dogal oldugu icin çok lezzetli. Salatadan önce birde biftek söylemistim ama onuda çekemeden hüpletmisim. Üzerine deniz ürünleri salatası geldi. Ya burası tam bir cennet, karideslerin hepsi birbirinden lezzetli ve çok ucuz. Sonra bir de üzerine ev yapımı dondurma ve ev yapımı çikolata getirdiler, ahh kalbim <3
Biraz sehir turu yaptım, döndüm otele. Gece baktım telefonum çalıyor, güzdüz tanıstıgım kisinin annesi ariyor. Bütün gün aramak istediklerini, sehri gezdirip bura hakkında güzel anılarla ayrılmamı çok isteklerini ve yarın için onlar ile gezmek isteyip istemedigimi sordular. Bir de üzerine söför göndermisler, beni alip gece acik olan oranın meshur tavukcusuna götürsün yemek yememisimdir belki diye. Ya bunlar nasil sirin insanlar?kalktım kostum tabii,tam o sıra çok sıkılmaya baslamistim zaten. Yedigim en güzel tavuk da Dakar da olacakmıs megersem. Tok karnına koca bir tüm tavugu da yedim iyi mi?
Burası Dakar'ın merkezinde olurda yolunuz düserse ismi La Brioche Doree.
Sabah tekrar bu manzaraya uyandıktan sonra kahvaltı faslını bitirip biraz otelde vakit geçirdikten sonra öglen yemegi için edildigim daveti geri çevirmedim tabii.
Gelip beni aldılar çıktık yola. Otele çok yakınmıs zaten ev, arabadan indim kocaaaa bir kösk. Dakar'ın küçük beyaz sarayı :o) güvenlikler arasından ve kocaman bahçelerden geçip ana binaya vardım, bütün aile ile tanistiktan sonra zaten benim için hazır bekleyen senegal'e özgü Thieboudienne pilav&balık ve çesitli sebzelerden yapilan yemege dalmis bulundum =)
Yemek sonrası pazara gitmek istedim onlarda beni seve seve götürmek istediler, hepbirlikte düstük yola. Evin gençleri benimle birlikte onlarda ilk kez pazara gidiyorlarmis zaten. Evde hizmetliler, bakıcılar vb. oldugu icin daha hiç pazara gitmemis olan ev halkı var.
Pazara girdik, yalan yok pazarda ki tek beyaz bendim haha ama kimse rahatsız edici gözler ile bakmadı.
Pazardan ihtiyacım olan herseyi aldım. Palm yagi, kuru balık, kuru karidesler, acı biber, plantain (yesil muz) ve daha birsürü sey. Burdan sonra tekrar markete gittim ve oradan da birçok sey aldim Türkiye'de bulamadıgım hersey valizler dolusu...
Birkaç gün içinde burası resmen evim gibi olmustu. Gezip görüp en sevdigim sehir oldu Dakar benim. Dönmeden önce yoldan geçerken gördügüm dügünlere katıldım, adını hatırlamadıgım insanların hayat hikayelerini dinledim, hiç tanımadıgım insanların saygı sevgisine yardımına sahit oldum ve sonuna kadar hissettim. Dakar hakkında hersey çok güzeldi ve eger birgün biryere tasınmak istersem Dakar listenin ilk sırasında. Aksam sahil boyu spor yapan insanlar, balıkçılar, gece kulüpleri, deniz ürünü restoranlari, pazarları ve sayamadıgım daha birçok sey ile insana keyif veren biryer. Ticaret yapmak içinde çok mantıklı bir konum. Ilk senelik izinimde geri dönecegim ve yazmaya devam edecegim, hoscakalin =)
Comments